Menü Kapat

Aile Eğitiminde Helâl Rızıkla Beslenmenin Rolü

İbrahim ERSOYLU

  Cenab-ı Hak, Kur’an’da “ Ey İnsanlar! Yeryüzünde helâl ve temiz yiyecekleri yiyin, şeytanın peşine takılmayın. Zira o sizin apaçık düşmanınızdır”1 buyrulmuştur.

   Hz. Peygamber(asm) ” Ey İnsanlar! Allah’tan hakkıyla korkun, rızkınızı helâl yoldan kazanın, helâl olanı alın, haram olanı terk edin” 2 buyurmuştur. Ayet ve Hadiste Cenab-ı Hakkın, Müslüman kişilere helâl yollarla çalışıp kazanarak rızıklarını elde etmelerini farz kıldığı, haram yollarla elde edilen rızkı da haram ettiği bildirilmektedir.

  Babanın, dolayısıyla annenin meşru bir iş neticesinde elde ettiği kazançla aile fertlerine helâl rızık yedirmesi, onların manevî eğitimin hedefe ulaşmasında çok mühim bir rolü vardır.

   Helâl yollarla elde edilen kazançla beslenen çocuk ve gençlerin duyguları, iman ve ahlâk telkinlerine pek duyarlı olup, kendilerine yapılan nasihatlere kulak verirken, haram kazançla beslenenlerin duyguları maneviyata kapalı olur. 

Bu yüzden – sahasında en iyi uzmanlar tarafından da olsa – onlara verilecek dinî ve ahlâkî eğitimin kişiliklerine olan yansıması zayıf olur.

   İmam Gazali, yemeğin kazanç şeklinin tamamen İslam’a uygun, şüpheli şeylerden kaçınmak suretiyle temiz olması gerektiğini, Allah u Teala’nın haramdan menedip helal ve temiz kazancı yemeği emrettiğini, haramın ehemmiyetini ifade etmek için haramdan men etmeyi, adam öldürmek fiilinden önce zikrettiğini beyan ederek “ Ey İman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeğin.”  3 ayetine göre yemekte asıl olanın, her türlü şüpheden azade, temiz bir kazancın mahsulü olması gerektiğini, buna riayet etmenin dinin umde ve esaslarından olduğunu belirtmektedir. 4

FAZİLETTE TEMAYÜZ EDEN İSLÂM BÜYÜKLERİNİN HELAL BESLENME HASSASİYETİ

Hz. PEYGAMBERİN HELÂL BESLENME HASSASİYETİ

Hz. peygamber(asm) küçük torunu Hz. Hasan’ı(ra) kucağına alarak mescitte zekât için toplanan hurmaların dağıtımını kontrol ediyordu. Hz. Hasan hurmalardan bir tane alıp ağzına attı. Efendimiz hemen hurma tanesini Hz. Onun ağzından çıkardı ve yere attı ve ona “ Yavrum! Zekât,  Ehl-i Beyt’e helâl değildir” buyurdu. 5

Hz. EBU BEKİR’İN (RA)  HELÂL BESLENME HASSASİYETİ

Hz. Ebubekir Sıddık’ın bir hizmetçisi vardı. Bu hizmetçi Ona bir gün kazandığıyla bir yemek getirdi. Hazret-i Ebubekir de ondan bir lokma aldı. Bunun üzerine hizmetçi:

“–Her akşam bana kazancımın mâhiyetini sorardın, bu akşam sormadın.” dedi.

Hazret-i Ebubekir:

“–Çok açtım, sormayı unuttum, peki söyle bakalım nasıl kazandın?” diyerek açıklamasını istedi.

Hizmetçi:

“–Falcılıktan anlamadığım hâlde cahiliye devrinde falcılık yaparak bir adamı aldatmıştım. Bugün onunla karşılaştık. Adam o yaptığım işe karşılık size ikram ettiğim bu yiyeceği verdi.” deyince Hazret-i Ebubekir, derhâl parmağını boğazına götürüp (bütün eziyetine rağmen) yediklerinin hepsini çıkardı ve:

“–Yazıklar olsun sana! Neredeyse beni helâk ediyordun!” dedi. Kendisine:

“–Bir lokma için bu kadar eziyete değer miydi?” diyenlere de şu cevabı verdi:

“–Canımın çıkacağını bilseydim, yine de o lokmayı çıkarırdım. Zira Rasûlullah (asm):

«Haramla beslenen vücudun müstahak olduğu yer, cehennemdir!» buyurdular.” 6

Bu hâdise üzerine şu âyet-i kerîmeler nâzil oldu:

“Kim Rabbinin makâmında durup hesap vermekten korkar da nefsini hevâ ve heveslerden alıkoyarsa, şüphesiz onun varacağı yer cennettir.” 7

ÜSTAD BEDİÜZZMAN SAİD NURSÎ                                                         AİLESİNİN HELÂL BESLENME HASSASİYETİ

      Üstad Bediüzzman Said Nursî on yaşında iken Hizan şeyhi Şeyh Nur Muhammed’in medresesinde okuyordu. Okulda gösterdiği üstün başarı, kabiliyet ve mertliğine hayran kalan Hocası Nur Muhammed, ailesini merak etmiş ve ziyaret etmeye karar vermişti. Şeyh, yanına aldığı birkaç kişi ile birlikte 5,6 saatlik bir yolculuktan sonra İkindi vaktinde Nurs Köyüne vardı, Said’in evini bulup kapıyı çaldı. Kapıyı açan annesi Nuriye Hanım, beyinin evde olmadığını, çift sürmeye gittiğini, dönmek üzere olduğunu, evin avlusundaki ağacın altında hasır ve pösteki sürerek onlardan istirahat etmelerini rica etti. Az sonra Sofi Mirza Efendi, önünde ağızları bağlı iki inek ve öküzle eve geldi.

    Şeyh Nur Muhammed, Mirza Efendi ile tanışmadan sonra, zaman harman zamanı olmadığı halde ineklerin ağızlarının neden bağlı olduğunu sordu.

    Mirza Efendi: “Efendim! Bizim tarla biraz uzaktır. Yolda gelirken birçok tarla ve mahsulün içinde geçerek geliyoruz. Hayvanlarımızın ağızları bağlı olmazsa, başkasının mahsulünden yemek ihtimalleri var. Rızkımıza haram lokma karışmaması için ağızlarını bağlıyorum” diye cevap verir.

    Mirza Efendinin yüksek ahlâk ve faziletine şahit olan Şeyh Nur Muhammed, annesine “ Siz bu çocuğu nasıl yetiştirdiniz? ” diye sorar. Nuriye Hanım: “ Ben Said’e hamile kalınca abdestsiz yere basmadım. Said dünyaya gelince de, bir gün olsun Onu abdestsiz emzirmedim.” diye cevap verir.

Hoca “ Elbette böyle bir anne ve babadan böyle bir evlat beklenir” diyerek hayretini ifade etmiştir. 8

SONUÇ:

  Helâl rızıkla beslenen bir insanın akıl, kalp, ruh ve diğer manevî duygu ve latifeleri diğerlerinden daha çok inkişaf eder. Ailede, okulda ve diğer platformlarda kendisine yapılacak ilmî, İmanî ve ahlâkî hakikatleri kavramaya, özümsemeye ve hayatına uygulamaya daha meyyal olur. Böylesi fertler, din ve dünya hayatlarında daha başarılı, toplumda numune-i imtisal olurlar.  

Dipnotlar:

1 –  Bakara Suresi, 2/168.

2 –  İbn-i Mace, sünen, Ticaret, 2.

3 –  Bakara, 188.

4 –  İmam Gazali, İhya, c.2, s.11.

5 –  Buhari, Zekât, 60. ; Müslim, Zekât, 161.

6 –  Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 26;

7 – Naziât Suresi, 40-41

8 –  Necmeddin Şahiner, Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursî, Yeni Asya Yayınları, İstanbul-1996, s.54-55.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir